DİN KONUSUNDA M.K ATATÜRK NE DİYOR?
- Din Allah’la kul arasındaki bağlantıdır, softa sınıfının din simsarlığına müsaade edilmemelidir. Dinden maddi menfaat temin edenler iğrenç kimselerdir. İşte biz bu vaziyete karşıyız ve buna izin vermeyiz. Bu gibi din ticareti yapan insanlar, halkımızı aldatmışlardır. Bizim ve sizin asıl mücadele edeceğimiz ve ettiğimiz bu kimselerdir.
- Hangi şey ki akla, mantığa ve halkın menfaatine uygundur, biliniz ki o bizim dinimize uygundur. Eğer bizim dinimiz aklın mantığın uygunluğu bir din olmasaydı mükemmel olmazdı.
- Temeli çok sağlam bir dinimiz var, malzemesi iyi fakat bina yüzyıllardır ihmal edilmiştir. Harçlar döküldükçe yeni harç yapıp takviye lüzumu hissedilmemiştir. Aksine bir çok yabancı unsur ve yorumlar, boş inançlar binayı daha fazla hırpalamıştır.
- Laiklik asla dinsizlik olmadığı gibi sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için gerçek dindarlığın gelişmesi imkanı temin etmiştir. (1930)
- Laiklik yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti de demektir. ( 1930 ) ( Yeni Yüzyıl gazetesi 19 Mayıs 1997)
“Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanın emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünce ve düşünüşe karşı değiliz . Biz sadece din işlerini devlet ve millet işlerinde ayırmağa çalışıyoruz . Kasde ve eyleme dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz . (1926 ) ( Atatürk’ün söylev ve demeçleri)
“ Din ve mezhep, herkesin vicdanına kalmış bir iştir. Hiç kimse hiçbir kimseyi, ne din ne de bir mezhep kabulüne icbar edebilir. Din ve mezhep, hiçbir zaman politika aleti olarak kullanılamaz”.
( Kılıç Ali , Atatürk ün Hususiyetleri, Ankara 1930,s.57)
“Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre malik olmak, intihap ettiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine maliktir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz, vicdan hürriyeti, mutlak ve taarruz edilmez, ferdin tabii haklarının en mühimlerinden tanınmalıdır....”
M. Afet İnan M.K.Atatürk’den
Yazdıklarım – İstanbul 1971, S.85
“Türkiye Cumhuriyetinde, herkes Allah’a istediği gibi ibadet eder. Hiç kimseye dini fikirlerinden dolayı bir şey yapılamaz. (Aynı eser s.98)
“ Her şeyden evvel şunu en basit bir dinin hakikat olarak bilelim ki, bizim dinimizde özel bir sınıf yoktur. Ruhbaniyeti reddeden bu din, insanları kabul etmez...... (Atatürk’ün Söylevi ve demeçleri II. S.144
Benim manevi mirasım ilim ve akıldır .
Benden sonra beni benimsemek isteyenler , bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse , manevi mirasçılarım olurlar .
(Bilim ve Teknik 318 )
Bizim dinimiz hiç bir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir . Allah’ın emrettiği şey , Müslim ve Müslimenin beraber olarak iktisabı ilmü irfan eylemesidir . Kadın ve erkek bu ilm ü irfanı aramak ve nerede bulursa oraya gitmek ve onunla mücehhez olmak mecburiyetindedir .
( Mart 1923 ; Ş.D.II.)
Din ve mezhep hiç bir zaman politika aleti olarak kullanılamaz . Artık bizim dinin gereklerini öğrenmek için şundan bundan derse ve akıl hocalığına ihtiyacımız yoktur . Analarımızın Babalarımızın kucaklarında verdikleri dersler bile bize dinimizin esaslarını anlatmağa yeter.
( Atatürk’ün söylev ve demeçleri)
Milletimizin içinde gerçek ve ciddi din bilginleri vardır. Milletimiz bu din bilginleri ile övünmektedir. onlar Milletin inancına ve Müslümanların güvencine erişmişlerdir. ( Atatürk’ün söylev ve demeçleri )
Bizde Ruhbanlık yoktur . Hepimiz eşidiz ve dinimizin buyruklarını eşit olarak öğrenmeye mecburuz . Her fert dinini , diyanetini , imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır . orası da okuldur . Nasıl ki her hususta yüksek meslek ve ihtisas sahiplerini yetiştirmek lazım ise , dinimizin gerçek felsefesini tetkik ve bilimsel ve fenni telkin kudretine sahip olacak güzide ve gerçek büyük alimler dahi yetiştirecek yüksek kurumlara sahibiz .
( Atatürk’ün söylev ve demeçleri )
Din gerekli bir kurumdur . Dinsiz ulusların devamına olanak yoktur . Yalnız şurası vardır ki din Allah ile kul arasında ki bağlılıktır . Türk ulusu daha dindar olmalıdır. Yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum .
Dinimize bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam , buna da öyle inanıyorum . Bizim dinimiz en makul ve en tabii bir dindir ve ancak bundan dolayıdır ki , son din olmuştur . Bir dinin tabii olması için akla fenne , mantığa uygun olması gerekir . Bizim dinimiz bunlara tamamen uyar .
Özellikle bizim dinimiz için herkisin elinde bir ölçü vardır . Bu ölçü ile hangi şeyin bu dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebiliriz . Hangi şey ki akla , mantığa kamu çıkarlarına uygundur , biliniz ki o bizim dinimize de uygundur . Bir şey akıl ve mantığa ve Milletin menfaatlerine , İslam’ın menfaatlerine uygunsa kimseye sormayın , o şey dinidir . Eğer bizim dinimiz akla mantığa uygun olmasaydı , en mükemmel olmazdı , son din olmazdı.
( Atatürk’ün söylev ve demeçleri )
Peygamber Efendimiz , Allah tarafından insanlara gerçekleri tebliğe memur peygamber olmuştur . O insanların ruhuna ışık vermiş , dinimiz de yeryüzünün en açık dini olmuştur . İslam dini mükemmeldir , Akli ve mantıkidir . Bu böyle olmasaydı kendisi ile doğa yasaları arasında zıtlık olurdu , çünkü bütün yasaların kaynağı Tanrıdır.
(her yönü ile Atatürk S.336 Sami Atuf Kansu )
Eski zamanı geçmiş hutbeleri okumak Millete bir şey kazandırmaz . Minberler halkın dimağlarını vicdanları için bir ışık kaynağı ve kudrettir .
Değerli arkadaşlarım , sizler de pek iyi bilirsiniz ki devletin muayyen bir dini olamaz .Çünkü bir devlet içinde muhtelif dinlere mensup insanlar barınır . Muayyen bir dini resmen kabul etmek o vatandaşlara üvey evlat muamelesi yapmaktır. Kaldı ki Din ferdlere o kadar lazımsa , hükümetlere o kadar faydasızdır . Hükümet Adamı zamanını siyasi iktisadi işlerin içinde zaten bunalmıştır . Bir de onları din ile sınırlandırmamalıyız .
Büyük Millet Meclisi ve Anayasası , fertlerin dinini tanımakta onlara serbest ibadet hakkı vermektedir . İşte bunun içindir ki LAİSİZMİ yani din ile dünya işlerini birbirinden ayırdık .
( her yönü ile Atatürk S.335 Sami Atuf Kansu )